İlham Veren Kadın: Bedriye Tahir Gökmen

“Şüphesiz bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam.” der Dostoyevski çok bilinen Yeraltından Notlar adlı kitabında. İşte ilham veren Bedriye Tahir Gökmen de tam olarak böyle bir yaşam hikayesine sahip.

Dayanıklılık, kararlılık, ısrar, inat, sebat, azim, bağlılık… Hangi sıfatları kullanırsanız kullanın, asıl olan eninde sonunda hedeflerinize ulaşma yolunda karşınıza çıkan zorlukları ve tümsekleri aşmakla ilgilidir.

Azim kesinlikle bir hedeften vazgeçmemekle ilgili. Bu, engelleri ve kendi kendini sınırlayan inançları aşmak, en önemlisi de, her şeye rağmen ısrar etmeye istekli olmaktır.

Tek Hayali Uçmak Olan Bedriye Tahir Gökmen

30’lu yaşlarında genç kız Kızıltoprak Bucak Müdürlüğü’nün yanında bulunan dört katlı evin önünde durup derin bir nefes aldı.

Kendine çeki düzen verdi, düşüncelerini yeniden yokladı; hala istekliydi.
Kapıda okulun adını görebiliyordu.

Yazıyı heyecanla yeniden okudu ve vazgeçmeyerek “Yaparım” diye kendini telkin etti, içeriye girdi…

Neden bazı insanların zorluklar karşısında sakin kaldığını, bazılarının ise çöktüğünü hiç merak ettiniz mi? Yaşamın iniş ve çıkışlarını etkili bir şekilde göğüsleyen insanlar, psikologların “direnç” dediği şeye veya zorluklardan etkin bir şekilde geri dönme yeteneğine sahiptir.

13 Öğrencinin Bulunduğu Okulda Tek Kadın Olmak

Okula girdiğinde 1932 yılının Ağustos ayıydı. 30’lu yaşlarındaydı ve annesi ile yaşamaktaydı. Tek bir hayali vardı: Uçmak.

Vecihi isimli Okul yöneticisi de bu durumdan heyecan ve gurur duymuştu.13 öğrencinin bulunduğu okulda tek kadın olmasının tuhaf karşılanmasına aldırmadan, yılmadan azmetmiş ve okuldaki derslere başlamıştı.

Okula sabah 05.30’da gelip 08.30’da koşarak işine gitmeye çalışırdı. Kendisine kalan zamanı olan “tüm hafta sonunu” ise okulda geçirirdi. Okula memuriyetinden kazandığı paradan 1000 lira ödeyecekti. Zaten aldığı maaş da annesi ile kendisini geçindirmeye ancak yeter, arttırdığı parayı ise okula ayırırdı. Tutkusu çok netti fakat tutkusuna ulaşmak için işine ihtiyacı vardı bu nedenle işini hiç aksatmamıştı. Katip olarak memuriyet yaptığı şirkette “Katiplik edeceksen et, havacı olacaksan çık git” dediler. Bu kendisi için bir seçenek değildi. 

Ne zaman zor bir durumla karşılaşsanız, iki seçeneğiniz vardır: ya duygularınızın sizi en iyi şekilde ele geçirmesine (ve korkudan felç olmanıza) izin verebilir ya da kendinizi olumsuzluktan yükseltip acıyı fırsata dönüştürebilirsiniz. İşte bu genç kız da yaşadığı olumsuzluktan kendisini yükseltmişti.

Kendisiyle röportaj yapan İffet Hanım’a tutkusunu şu şekilde ifade etmişti:

Benim rüyamda uçmadığım gece hemen hemen yok gibidir. Bir tayyarecinin bindiği her vesait-i nakliye onun için tayyaredir. Ve o vesait-i nakliyenin her hareketinden tayyareci, tayyaresinde imiş gibi kendi kendine kumanda eder. Tayyarecilik öyle tatlıdır, öyle caziptir ki, bu mesleğe intisap eden bir daha ayrılamaz. Tayyarecilikteki ülküm iyi bir tayyareci olmak, Türk kadınlığının bu sahada diğer milletlerden geri kalmayacağını göstermek ve memleketimde tayyareciliğin ihyası için çalışmaktır.

Kendinizi mutlu bir insan olarak görseniz bile, yolculuğunuzun bir noktasında zorluklarla karşılaşmanız kaçınılmazdır. Bu deneyimler sizi esnetebilir, ancak sizi kırmaları gerekmez. Siz dayanıklılık gösterip hayal ve tutkularınızın peşinden koşmaya devam edersiniz.

Dayanıklılık oluşturmak, zorlukları başarıya dönüştürmenin anahtarıdır.

Dayanıklılık Neden Önemlidir?

Zaman ve enerjiye yönelik sürekli artan talepler, insanların bunalmış hissettikleri ve günlük yaşamlarının yüksek beklentilerini problem çözme becerileri veya başa çıkma stratejileri yoluyla yönetemedikleri bir ortam yaratmıştır.

Sonuç olarak, insanlar kendilerini sürekli olarak çok görevli, tekrar eden bir şekilde dikkati dağılmış ve çok fazla farklı yöne çekilmiş buluyor. Hayatta ve işte zirvede kalmak istiyorsanız, zor zamanlarda nasıl başarılı bir şekilde nasıl ilerleyeceğinizi öğrenmeniz zorunludur.

Nationwide ve Vodafone sponsorluğunda yapılan bir çalışmada, katılımcıların yaklaşık yüzde 100’ü iş başarısında bir faktör olarak dayanıklılığı göstermiş. Ayrıca Accenture tarafından yapılan bir ankete göre ankete katılan yöneticilerin yüzde 71’i kimi işe alacağına karar verirken çalışanların dayanıklılığını göz önünde bulundurduğunu beyan etmiş. 

Sayılar yalan söylemez.

Hikayemize dönelim…

İlk Türk Kadın Pilotumuz Bedriye Tahir Gökmen

1933 yılında yapılan yazılı sınavda başarılı olmuştu. Çalıştığı şirket durumdan giderek rahatsız olmuş aylığından ceza kesmeye kalkmıştı. Hava kurumu durumdan haberdar olunca araya giren elçiler kızcağızı bu cezadan kurtarmıştı. Vecihi 1934 yılında Hava Kuvvetleri Müsteşarlığı’na başvurarak bröve alan öğrencilerinin sınavdan geçirilerek aldıkları brövelerin onaylanması için okula bir heyet gönderilmesini istedi. 

Bedriye eğitimi süresince başarıyla uçan 6 kişiden biri olmasına rağmen sınav sırasında kullanması gereken uçak, talihsiz bir kaza sonucu Kalamış Koyu’nda kırım yaparak hizmet dışı kalmıştı. Heyet geldiğinde okulun bir uçağı yoktu.  Uçak olmayınca sınavı ertelenmek zorunda kalmıştı. Heyet bir daha gelmemiş ve okulu kısa bir süre sonra maddi sebeplerden dolayı kapandığı için, diplomasını alamamıştı. 

O da bir süre sonra işini kaybetmiş ve ekonomik sebeplerden dolayı havacılığı bırakmak zorunda kalmıştı.

Kendisi ile ilgili günümüzde çok az bilgi olmakla birlikte işte bütün engellere rağmen hayalini gerçekleştiren otuz yaşlarındaki ufak tefek çekingen kendi halindeki bu kızın adı Bedriye Tahir‘di. 12 erkeğin arasında açan çiçeğin büyük fedâkârlıklarla gittiği okul ise Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ydi.

Kendi iradesiyle göklere yükselen ilk Türk Kadın Pilot olduğu için Abdurrahman (Türkkuşu) ona “Gökmen” adını takmıştı. Bedriye Tahir’in adı “Gökmen Bacı” oldu. İlk kadın pilotumuz 1934’te “Soyadı Kanunu” çıkınca “Gökmen” soyadını alarak “Bedriye Tahir Gökmen” oldu.

Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile “Astronot” kelimesinin Türkçe ismi için Türk Dil Kurumu da “Gökmen” adını önermişti. Gökmen bacının hikayesini düşündüğümüzde ne kadar da anlamlı bir kelime.

Bugün Dünya Kadınlar Günü ve ülkemizin Gökmen Bacı gibi öncü insanlara ihtiyacı her zaman olduğundan daha da fazla…

Bu vesileyle hepimizin emekçi kadınlar günü kutlu olsun…

İlham verenler serimizi sevdiyseniz diğer yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.