Starbucks Markasının Başarı Sırrı Ne?

İnternette dolaşırken karşımda beliren Pazarlama Türkiye editörlerinden Büşra Çiçek tarafından kaleme alınan Müşterilerine Önce Güven Satan Marka: Starbucks  yazısını okuduktan sonra geçtiğimiz haftalarda bir arkadaş grubu ile Starbucks’ta yaşadığımız bir anıyı anımsadım ve sonrasında aklıma gelen pek çokları ile ben de Starbucks konusunda birkaç cümle yazmaya karar verdim.

Starbucks: İlham veren ve insan ruhunu zenginleştiren bir marka

1971 yılında Seattle’da kurulan Starbucks’ı pek çoğumuz en az bir defa duymuş, bazılarımız ise kahvelerinin ve diğer ürünlerinin adeta müptelası olmuşuzdur. Dünyanın belki de en ünlü ve en çok tüketilen kahvelerini bizlere sunan Starbucks tabiki bir kahve “dükkanı” olmaktan çok öte bir marka olması ve ev-ofis arası sıkışmış bizlere üçüncü bir özel alan yaratması ile her geçen gün bizleri şaşırtmaya devam ediyor.

Starbucks’ın Misyonu Nedir?

Misyonunu  “To inspire and nurture the human spirit, one person, one cup and one neighborhood at a time” yani kendi deyimleri ile

İlham veren ve insan ruhunu zenginleştiren bir marka olmak. Her seferinde bizimle ilk tanışmanız ve ilk kahveniz olabileceğini düşünerek servis veriyoruz.

olan Starbucks’ın sayısal olarak önemli bulduğu rakamın “ilk” ya da “tek” olması önemli bir ayrıntı.  Ayrıca bizden kahveden daha fazlasını bekleyin mesajı her yerde hissediliyor. Sunduğu bu ve bunun gibi değer önerileri bazı kesimlerce eleştirilse, kahveleri beğenilmese, kapitalist ve sömürücü bulunsa da gelinen noktada  -özellikle benim için- sevilen bir marka “lovemark” olduğu aşikar.

Konuyu dağıtmadan geçtiğimiz haftalarda yaşanan olaya geçmek istiyorum. Bir Cuma akşamı Levent’te ünlü bir AVM’de yer alan Starbucks Reserve isimli sık sık takıldığımız Starbucks Premium dükkanlarından birinde pazarlama ve markalaşma konusunda tartışırken yıllarca çeşitli ajanslarda çalışan bir abimiz:

“Starbucks’ın maliyeti muhtemelen 2TL’yi geçmeyen bu kahveyi  nasıl 8-10 TL’ye sattığını size göstereyim mi?” dedi.

Bizler olur olmaz deyip, ne yapmaya çalıştığını merak ederken gidip Starbucks Reserve’in özellikli kahveler ile ilgilenen baristalarından birine;

“bakar mısınız, kahve içmek istiyorum ama hiç param yok bana tall (küçük) boy bir kahve ikram eder misiniz?”

şeklinde bir soru sordu.

Kızın şaşkın bakışlarının yerini normalliğe bırakması ardından hiçbir şekilde olumsuz tepki vermeyen barista gitti tall boy içeceği hazırladı.

Ardından abimizi çağırdı ve ikram etti. Ardından yaşanan dialog aynen aşağıdaki gibi oldu:

Arkadaşımız: Sadece bir örnekleme yapıyorduk aslında param var, teşekkürler parasını alır mısınız?

Barista: Afiyet olsun, size ikramımız

İşte bu markanın değeri, markanın sağlamlığı, her durumda müşterisini mutlu ve memnun eden pozitif duruşuna en güzel örneklerden biri olabilir sanıırm. Umarız bütün markalara örnek olur.

Starbucks’ın başarısının sırrı bence size sırtını dönmeyeceğini bildiğiniz bir marka olabilmesi ve kahvenin yanında size maddi ya da manevi “ek” mutluluklar vermesidir. Herşeyin metalaştığı günümüzde bize böyle küçük ve tatlı sürprizler yapan, bizleri hayalkırıklığına uğratmayan markalara ihtiyacımız var.

İpucu:

Herhangi bir Starbucks’a gidip kahve telvesi almak istiyorum dediğinizde de bazı baristalar bilmese bile çoğu size istediğiniz kahve telvelerini verecektir. Daha önce gidip aynı Starbucks Mağazasında “bana çiçeğim için kahve telvesi verir misiniz?” dediğimde “tabi memnuniyetle” diyerek kahve telvesi vermiş ve kalbimi bir daha fethetmişti.

Sayfalarında yer alan açıklama aynen böyle:

Kullanılmış kahve telveleri, misafirlerimize ücretsiz olarak sunularak, bitkilerin beslemesi amacıyla gübre olarak kullanılabilmektedir.

Çünkü benim için Starbucks demek, dostlarla sıcak bir sohbet, güzel bir çalışma ortamı, sohbet etmekten keyif aldığım baristalar ve bazen ummadığım güzellikler demek:

Markalardan bahsetmişken daha önce paylaştığım Ürününüze İsim Verirken Dikkat Etmeniz Gereken Noktalar yazımı da incelemenizi tavsiye ederim.

Yazımı okuduğunuz için teşekkürler. 🙂

Sevgiyle.